Tüm hayat boyunca her insan huzuru aradığını söyler durur, bu kadar önemli midir diye düşünüyorum bazen. Hepimiz arıyoruz da ne acaba bu huzur, nerede bulunur, nasıl saklanır, alınır mı satılır mı? Ahh ne büyük pişmanlık aslında bulunca huzurunuzu kaybetmiş olmak. Sıkışıp kalmak diye buna denir işte. Geçmişe dönüp o huzuru yakalamak istemekle bilinmeyen gelecek arasında kaybolmak...Konuşabilseydik eğer seninle ben ne derdim şimdi bunca yaşanandan sonra bilmiyorum aslında. Düşününce her şeyden önce hoşgeldin dermişim gibi hissediyorum; ama boş laf işte benimki. Sorarlar insana ''neye hoşgeldim ben?'' diye, sonra fara tutulmuş tavşan gibi kalırım cevap veremezken. Sen ve ben gülümseyebilseydik birlikte, dünya nasıl da daha güzel olurdu diye düşünüyorum bazen. Bir hayatımız olsaydı eğer daha mı çok gülümserdik dersin? Ben daha çok gülümserdim sen varken, buradayken. Birlikte susardık çünkü, susabilirdik. Hayır, sandığın gibi değil aslında, hala hafızamda durur yaşanan her an güzelliğiyle. Hala hatırlarım çayı kaç şekerle içtiğini, bana sarıldığında kalbinin nasıl attığını mesela... Dünya seninle bana daha iyi davranabilseydi eğer o zaman inanırdım belki de mucizelerin varlığına. Birlikte tatlı yerdik mesela, biraz güler biraz içerdik, belki sonbahar yağmurlarında miskince tüm gün uyurduk, belki yazın güneşlenirdik... Ne biliyim işte yapardık bir şeyler. Özledim işte çocuk...Bu hayata sizi mutlu etmek için gelmiş gibi davranan birisini bulduğunuzda eğer ki yanında da huzurluysanız geri kalan her şeyi boş verin gitsin; çünkü bu aslında mutluluğun tanımı demektir. Daha çok gülümseyin, susun, birbirinizi sevin, dokunun ve huzuru bulduğunuzda kaybetmeyin... Ben yaptım, köpek gibi pişmanım.