İnsan ne zaman büyür diye düşünerek geçti ömrüm. Sahi ne zaman büyüyoruz? Aşık olunca, ayrılınca, aldatılınca... Hayır, bunların hiçbiri değilmiş aslında. Bir ölüm görünce büyüyorsunuz. Heleki hiç tanımadığınız birinin ölümüyse yaşadığınız büyümenin alasını yaşıyorsunuz. İnsan kendi canını nasıl tanımaz diye de düşünmüyor değilim. Evet, bazen böyle de büyünürmüş, yaşla falan pek alakası olmuyor haliyle. İnsan gücünün yetmediğini kabulleniyormuş, kabullendim. Başka çaren yok ki, ölmüş artık. Sorsan cevap veremez, sen konuşsan duyamaz, haklı olsa savunamaz. Her şey kalıyor öylece içinde, bekliyorsun gerçek için; ama yok aslında gerçek falan. Ne ki aradığın? Seni hiç sevmediği mi, sevdiği ama çok da umursamadığı mı? Nedir huzura kavuşmana sebep olabilecek cevap? Bir yandan seviyorsun bir yandan ona kızıyorsun. Sevdiğin için de kendine kızıyorsun, iş iyice çığrından çıkıyor. Üzülmenin bile vicdan azabına sebep olması kadar saçma ne olabilir bu hayatta? Bir ölüm arkasında ne kadar soru bırakabilir? Sahi nefretim mi daha büyük sevgim mi bilemiyorum. Bazen affediyorum bazense daha çok kızıyorum, her zaman böyle mi oluyor bu iş, onu da bilmiyorum. Bilmediğim ne kadar da çok şey varmış sahi ölüm karşısında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder