Sanki zaman yolculuğu gibi...
Bazen bir şarkı dinliyorsunuz ve inanılmaz gelen bazı şeyler oluyor size. Buradan 5 yıl öncesine gitmişsiniz, belki bir yoldan yürümüşsünüz ya da 2 yıl öncesine dönmüşsünüz mesela. Üstünüzde aynı kıyafetler var, kulağınızda aynı şarkı... Henüz ölmemişler, ayrılmamışlar ve belki de hiç kavga etmemişler, hatta tanışmamışlar bile. Öyle bir hayat bu. Görebilene bir sürü imkan veren, bir yandan da oradan oraya savuran, sizi eskiden koparmayan ama yeniye de sıkı sıkı bağlayan. Hala aynı kızlarla o masada oturmuş, sadece gülüşerek konuşuyorsunuz mesela, orada kalmışsınız. Sanki hayatınıza dışarıdan bakar gibi.
Bazen bazı masalara oturup kendimi izlerim, bundan yıllar önce de oraya gelmişimdir kim bilir kimlerle kim bilir nasıl bir halde. Bakarım uzaktan kendime belki on belki on beş saniye. O mekan kapanmıştır çoktan, yerine çok daha farklı bir yer açmışlardır. Kaldı ki eskiye saygı yoktur en başta bizde. En güzel şarkıları dinlediğiniz performans sahnesinin yerine pub açılmıştır mesela. Ahh, ne büyük zevksizlik...
Geçmişimizi bu kadar net sıyırıp atmak gerekiyor mu gerçekten? Bu eskiye özlem duyup yeniye ihanet etmek değil de aynı anda eskiye de saygı duymak aslında. Sonuçta bir hayat kurarken bazı basamaklardan geçiyoruz, onlar ardımızda kalsa da dönüp bakma ihtiyacı hissediyoruz ve hissetmeliyiz. Kim olduğumuzu unutmamak için geçmişimizi de böyle ufak anlarda hatırlamak gerekiyor. Hatırlayın, korkmayın. Saplanıp kalmadıktan sonra ne sorun olabilir ki? Durun sakince, ufak şeyleri hatırlayın. Artık kimsenin sabrı ve vakti yok böyle küçük anları hatırlamaya. Sonra peşinden Yetim Kalacak Küçük Şeyler okuyun. Oya Baydar nasıl da güzel yazmış, ufak ufak anları. Sakin, sade ama vurucu hikayelerle...
İzlediğiniz filmleri, okuduğunuz kitapları, dinlediğiniz müzikleri unutmayın. Yıllar önce defalarca izlediğiniz dizi sahnelerini tekrar izleyin. Mesela hepimiz izledik Ezel ve Eyşan'ın hapishanedeki 'Herkes öldürür sevdiğini' sahnesini. İşte şimdi bir kez daha izleyin onu. Hatırlayın size hissettirdiklerini. O çok severek okuduğunuz kitabı elinize alın, altını çizdiklerinize göz gezdirin, çizmediyseniz rastgele bir sayfasını açıp okuyun. Zaman içerisinde unuttuğunuz arkadaşınızla en çok nerede eğleniyordusanız şimdi bir kez de tek başınıza yapın. Bunlar sizi hayata bağlar. Bırakın bağlasın, başka türlüsü güç.
Ne yaptıysanız, ne yaşadıysanız oldu bitti artık. Siz artık bu insansınız, onca yıldan, yoldan ve hatta insandan sonra. Korkmayın hatırlamaktan. Kim olduğunuzu keşfetmenin daha güzel bir yolu olabilir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder