Üstün başın nasıl da kirlenmişti bu hayatta, nasıl da kötülüğe bulanmıştın, kimin, kimlerin kanıydı ellerindeki? Sen de bilmiyordun aslında düşündüğünde bu soruların cevabını. Bense şunu hiç unutmadım yüreğin hep aynı temizlikte kalmıştı senin. Sevdiğine sarılıp uyuduğunda dünyanın en temiziydin, en huzurlusu. Nasıl parıldardı yüzün aşkına baktığın gecelerde hiç bilmesen de. Ben gördüm onu, senin aşkını. O geceyi hatırlar mısın bilemem. Hani beşinci kattaki evinin camına oturmuştun. Yüzün o'na bakıyordu, tam karşında duruyordu hayatının aşkı. Elinde sigaran vardı, saat gece yarısını geçeli çok olmuştu. Ona baktığında gene yüzün aydınlanmıştı geçmişin sende bıraktığı tüm izlere rağmen. ''Beni tut, yoksa düşerim.'' demiştin. O korkmuştu biraz senin bu çılgınlığından, indirmeye çalışmıştı, inadın galip geldiğinde tuttu seni düşmeni engelleyebilecekmiş gibi. O an kızın gözünün önünden geçenler seninle birlikte o camdan düştüğüydü. İki aşığın sır dolu ölümü, İntihar mı Kaza mı başlıklarıyla canlandı haberler bir an gözünün önünde. Sense hiç umursamamıştın onun gözlerindeki korkuyu. ''İşte böyle teslimim sana, ister tut beni ister it'' demiştin. Korkusu yerini yavaş yavaş garip bir duyguya bırakmıştı sevgiyle karışık bir bilinmezlikti. Ne garip adamdın, sevgini bile böyle tehlikeli şeylerle gösterirdin kıza.
Şimdi o gecenin üzerinden kaç mevsim geçti bilinmez. Sen neredesin, o kız nerede kim bilir. Hayat sizi ayırmış, savurmuştu son gördüğümde hiç birleştirmeden. Ne garip ben hepsini görmüştüm o anların. Hepsini kazımıştım hafızamda. Sevmiştin onu aslında, bunu iyi biliyorum. O mu? O da sevmişti çokça seni. Bir daha hiç geçmişine dönmedin, elini yüzünü kire pasa bulaştırmadın ama sevmedin de işte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder